Mana-i Harfi; Adalet
Adalet mülkün temelidir.” Hazret-i Ömer’in fıtratını ve idareci özelliğini en güzel şekilde ifade eden bu söz hem mülk, hem melekût alemini şekillendiren temel bir kanunu ifade eder.
Adalet mülkün temelidir.” Hazret-i Ömer’in fıtratını ve idareci özelliğini en güzel şekilde ifade eden bu söz hem mülk, hem melekût alemini şekillendiren temel bir kanunu ifade eder.
Yasin Suresinin 77. ayetinde: “O insan görmedi mi (bilmiyor mu?), biz onu bir damla meniden yarattık, şekil verdik, o ise kalkıp apaçık bir hasım kesilmiştir” şeklinde dehşet verici bir ikaz karşımıza çıkar.
İnsanlık tarihi boyunca yaşanan en önemli gerçeklerden biri “öğrenmek” fiili olsa gerek. “Tanımak”, “bilmek” gibi kavramları da içinde alan ve nihayetinde “sevmek” fiilini hedefleyen “öğrenmek” daha ana rahminde iken başlayan bir vetire.
Bediüzzaman Said Nursî, İslâmî çalışmaların dilden felsefe ve mistisizme kadar uzanan hemen hemen tüm konularına vâkıf önde gelen ilim ehlinden biriydi.Yazıları, kaleminin derinliğini ve zekâsının keskinliğini ortaya koymaktadır. Kendi zamanının ve bugünün entelektüel ve manevî […]
Bu yazıda, Bediüzzaman’ın hayat safhalarıyla ilgili bir soruya cevap arayacağız. Üstad Risalelerin pek çok yerinde, Eski Said ve Yeni Said tabirlerini kullanarak bir ayırım yapmakta, aralarındaki farklara ve benzerliklere işaret etmektedir.
Bediüzzaman’ın bilime ve teknolojiye yaklaşımı son derece ilginçtir. Diğer konularda olduğu gibi bu konuda da anlamlı bir çıkış yaptığı söylenebilir.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Âyetü’l-Kübra Risâlesi’nde; “İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi Cenâb-ı Hakk’ı tanıyıp ona iman ve ibadet etmektir” 1 diyerek, insanın aslî vazifesini özetlemiş; bunun açılımını ise Risâle-i Nur Külliyatıyla yapmıştır.
Risale-i Nur tefekkürünü bir yerlere yerleştirmek gerektiğinde, İslam alemindeki düşünce akımlarıyla arada birtakım benzerlikler bulunabilir. Onda bazı yönlerden tasavvufun izini, kelamın metodunu, hatta felsefeyi bulmak mümkündür.
Bediüzzaman’ın gözünde, bütün varlık âlemi bir tefekkür levhasıdır. Şuur sahibi varlıkların yaratılışından maksat da, tefekkür vazifesinin yerine getirilmesidir. Âlemi iki daire ve iki levha şeklinde mütalâa eden Bediüzzaman, bunları şu şekilde sıralar:
Kişi emniyet ve bütünlüğünü ancak “Allah’a ve kanunlarına teslim olmakla” koruyabilir ve geliştirebilir. Böylece Kur’an’da sık sık ism-i fail olarak kullanılan Müslim kelimesi de “kendini Allah’a ve Allah’ın kanunlarına teslim eden kişi” anlamına gelmektedir.
İstiklal Marşı’nın yazarı olmasından dolayı “Milli Şairimiz” olarak tanıdığımız Mehmet Akif, İstanbul başta olmak üzere, vatanın dört bir yanının işgal edildiği bir zamanda yazdığı şiirleriyle ümitsizliğe yer olmadığını haykırdı.
Bâb-ı Âlî Dâhiliye Nezâreti Emniyyet-i Umûmiyye Müdîriyeti Bitlis Vilâyeti’nin 2 Temmuz sene (1)332 târîhli tahrîrâtı sûretidir. Diğer arîzalara zeyldir. Kelbağır’a tahvîlen ta`yîn buyurulan Kâ’im-i makâm İbrâhim Bey’in birâderi Hizan havâlîsinde Rus ve Ermenilerin irtikâb etdikleri […]
MALİYE NEZARETİ, EVRAK-I NAKDİ VE LEVAZIM MÜDÜRÜYETİ ŞURA-YI DEVLETİN GAYR-I DEVAİRDEN MESALİH-İ ŞAHSİYEYE DAİR VERİLEN MAZBATAYA MAHSUS VARAKADIR
ME’MURİN VE KETEBE VE MÜSTEHDEMİN-İ DEVLET-İ ALİYYENİN TERCÜME-İ HALLERİNİN TAHLİLİNE MAHSUS VARAKADIR -KIYMETİ ON KURUŞTUR-
Üstad Bediüzzaman Hazretleri tarafından telif edilen ve Kur’ân’ın mânevî bir mu’cizesi olan Risâle-i Nur, hem asrımızın hem de istikbalin ilmî ve manevî bir mürşidi hüviyetine sahiptir.!
Copyright © 2008-2021 - SorularlaSaidNursi.com | Powered by EuroNur