Ayet ve Hadisler

Hevâyı hüdâya sevk etmek

Kur’ân-ı Kerîm’de “Hevâ ve heveslerini kendisine mâbud edinen kimse.” 1 buyrulur. Kur’ân’ın nazarında hevâ, dalâlete ve sapkınlığa en yakın bir hâldir. Kur’ân’da Cenâb-ı Hak; Resûlullah’a (asm) şöyle emreder:

Risale-i Nur hakkında

Kalbden akla giden yollar

-Bu bir meslek ve meşrep yazısıdır- Bediüzzaman Hazretleri “Nur-u akıl kalbden gelir”1 der. Ayrıca “Kalpsiz akıl olamaz”2 diyerek önemli bir noktaya temas eder. Hatta “Ziya-i kalbsiz olmaz nur-i fikir münevver.”3 Çünkü kalb, îmânın mahallidir. “İmanın […]

Menfî ve Müsbet Siyaset

Şahsın demokratlığı

Demokrat şahıs, görüşlerini başkalarına zorla kabul ettirmeye çalışmaz. Muhatabı ile iyi niyetle iletişim kurar, ya ikna eder veya gerekirse ikna olur. Neticede taraflar arasında müsbet bir anlaşma sağlanır.

Risale-i Nur hakkında

Gerçeğe Ulaşmada Engeller

Gerçeğe giden yol engellerle doludur. Bu engellere takılanlar hakikatın semasına kanat açamazlar, yere çakılıp kalırlar. Mesela, Hıristiyanlar özellikle şu üç engele takılıp kalmışlar, hak dinden udûl edip dalalete düşmüşlerdir:

Risale-i Nur hakkında

Risale-i Nur’da; Dâbbetül’l Arz

Önce, Dünya Ticaret Merkezine (İkiz Kulelere) yapılan saldırılar ve ardından Amerika’nın “sonsuz özgürlük” adına başlattığı üçüncü bin yılın ilk savaşı, Türkiye kamuoyunda genel olarak kıyamet alametleri ve bunlardan da dâbbetü’l-arz’a dair büyük bir merak uyandırdı.

Risale-i Nur hakkında

Mana-i Harfi; Rabıta-ı Mevt

Ölüm çoğunlukla hayatımızın soğuk yüzü ve korku ile algıladığımız bir kavram olagelmiştir. Bu kavramın sürekli hatırda tutulması anlamına gelen rabıta-i mevt sadece madde boyutu ile varlığı anlamlandırmak gayretindeki nazarlara garip gelebilir.